• Facebook
  • Google+
  • Twitter
  • email
Leyleği Havada Gördük
  • Ana Sayfa
  • Ben Kimim?
    • Neden Bu Gezi?
    • Hazırlık
    • Bütçe
  • Rota
  • Sponsor
  • Seyir Defteri
  • İletişim
  • Önceki
  • Sonraki

DÜNYANIN ÇATI KATI/NEPAL 2

28 Kasım 201728 Kasım 2017

KATMANDU VADİSİ

Rivayet o ki; bir zamanlar Katmandu Vadisi’nin tamamı suyla kaplıymış. Yani, gölmüş. Ve bu gölün ortasında, etrafına ışıklar saçan bir lotus çiçeği varmış. Çevredeki bütün inanç sahipleri ve rahipler kutsal saydıkları bu ışığı ziyaret etmek için buraya gelirler ve dua ederlermiş. Bir gün bunu duyup bölgeye giden Budizmin kurucusu Lord Gotama Buddha, buraya belki daha fazla insan gelerek ziyaret ve ibadet eder diye kılıcıyla vadiyi kuşatan dağlar arasında bir geçit açarak suları akıtmış. Suyu tamamen çekilen gölün ortasındaki lotus çiçeği bir tepeye, ışık ta bir Stupa’ya dönüşmüş. Böylece vadinin ortasında adı “kendiliğinden oluşan” anlamına gelen Suwayambhu tapınağı ortaya çıkmış.

Katmandu Vadisi’nde; Katmandu, Patan (Lalitpur) ve Bhaktapur şehirleri yer alıyor. Üç şehir birbirine o kadar yakın ki;  neredeyse iç içe geçmiş konumdalar. Ama bu şehirlerin, tüm cadde ve sokaklarının pek çok noktasında asırlar öncesinden kalma oya gibi işlenmiş stupalar, tanrı ve hayvan figürleri, irili ufaklı tapınma noktaları, tarihi evler bulunmasına karşın, imkansızlık nedeniyle bunların hepsi toz, toprak, çamur, atık su ve çöp yığınları arasında çürümeye terk edilmiş durumda. Çok önemli olan ve Unesco tarafından korumaya alınmış bazı eserler ise yabancı ülkelerin sponsorluğunda restore ediliyor. İnsanlara ve hükümete kızamıyorsunuz. Çünkü ülke yoksul, insanlar günde birkaç yüz rupi gibi bir parayla geçinmeye çalışıp, sefil bir hayat sürüyorlar. Herkes geçim derdinde. Buraya turist olarak sürüler halinde gelen beyaz adamlar ise bıraktıkları üç kuruş döviz karşılığında Nepal’in ruhunu da çevresini de kirletiyorlar. Nepal’liler farkındalar mı bilemiyorum ama eğer tüm bu olumsuzluklar böyle devam ettiği takdirde, Nepal sadece ruhunu değil, bir gün hafızasını da kaybedecek gibi geliyor bana.

Eğer, Lord Gotama Buddha Katmandu Vadisi’nin bugünkü içler acısı halini öngörebilseydi, o gölü kurutmak için kılıcıyla vadiyi çevreleyen dağlarda bir geçit açmadan önce kuşkusuz bir kez daha düşünürdü.

 KATMANDU

Nepal’in başkenti. Birbuçuk milyonu  aşan nüfusuyla hem ülkenin, hem de vadideki üç kentin en kalabalık olanı. Ülkenin ticari, siyasi ve kültürel odak noktası. Kaosun, pisliğin, açlığın ve sefaletin kol gezdiği, sokaklarını toz, toprak, çamur, atık su ve çöplerin teslim aldığı mazlum insanların şehri. Asırlar öncesinden kalma, bin bir emek ve alın terinin ürünü tapınak, manastır, stupa, saray ve benzerlerini şehrin dokusundan çekip çıkardığınızda geriye hiçbir şeyin kalmayacağı, belediye hizmetlerinin ve yönetenlerin unuttukları öksüz ve yetim kent.

Bütün bunlara karşın, güler yüzlü, saygılı ve konuksever insanları, tarihi dokusu, yemekleri ve daha pek çok olumlu özelliğiyle Katmandu, seyahat edilmeyi fazlasıyla hak eden bir şehir.

Çoğu kaynak Katmandu’nun güvenli bir kent olmadığını belirtse de, biz kaldığımız süre içerisinde ülkenin hiçbir kentinde herhangi bir güvenlik sorunu yaşamadık.

Katmandu’nun gezilip görülecek o kadar çok yeri var ki, bunların tamamını burada anlatmaya kalkarsam sanırım sayfalar dolusu yazmam gerekir. O yüzden, bizim de gezme fırsatı bulduğumuz birkaç önemli yerden söz edeyim sizlere.

THAMEL CHOWK

Daha çok sırt çantalı gezginlerin uğrak ve konaklama bölgesi. Giriş ve çıkışları çoğu kez polis tarafından denetlenip, gecenin bir vaktine kadar motorlu araç girişine izin verilmiyor. Caddeleri asfalt ve kentin diğer cadde ve sokaklarından daha temiz. Bu bölgede; oteller, pansiyonlar, hosteller, yiyecek/içecek mekanları, barlar, market ve bakkallar, kaşmir ve yak yününden yapılmış giysi satan mağazalar, seyyarlar, döviz büroları, hediyelik eşya dükkanları, dünyadaki pek çok ünlü markanın dağcılık ürünlerinin çakmalarının satıldığı mağazalar, seyahat acenteleri, birkaç ünlü outdoor ürün markasının kendi mağazaları yer alıyor. Buradaki hayat neredeyse günün 15-16 saati aktif halde.

Bu bölgede her bütçeye uygun alışveriş, konaklama, pek çok ülke mutfağının ürünleriyle beslenme fırsatını ve diğer aktiviteleri bulabilirsiniz. Ama yine belirteyim, pazarlık şart.

DURBAR SQUARE/DURBAR MEYDANI

Katmandu Vadisi’ndeki bütün kentlerde olduğu gibi Katmandu’da da bir durbar meydanı var. Durbar; kraliyet anlamına geliyor. Durbar Square, Durbar Meydanı ya da bir başka anlatımla Kraliyet Meydanı; bir zamanlar bulunduğu şehrin dini, ekonomik, yönetsel, sosyal, kültürel ve ticari odak noktasıymış. Bu meydan sınırları içerisine; yönetenler ve aileleri, yönetim organları ve ruhbanları için birbirine bağlı geçişler bulunan avlular içinde birçok barınma, ibadet, çalışma, eğlenme ve yaşama birimleri inşa ettirilmiş. Katmandu Durbar Meydanı ve içerisindeki binalar, manastırlar, irili ufaklı tapınaklar da 12 yüzyıl ve takip eden yıllarda Nepal Kralları tarafından yaptırılmış.

Bu meydan içerisinde yer alan Kumari Sarayı’nda ise, “Yaşayan Tanrıça Kumari” barınıyor. Rahipler tarafından köy köy dolaşılarak, akıl ve beden sağlığı yerinde olan kız çocuklarının çeşitli korku ve dayanıklılık testine tabi tutulmasından sonra, içlerinden en dayanıklısı ve güçlüsü KUMARİ olarak seçiliyor. Kumari olduktan sonra ailesinden alınarak Kumari Sarayı’na getirilen çocuk, regl oluncaya kadar orada yaşayıp saygı görüyor. Regl olduktan sonra köyüne geri gönderilen kız çocuğuna bir maaş bağlanıp, ömrü boyunca ailesine bakılıyor.  Ancak, eski bir Kumari ile evlenen erkeğin öleceği inancı nedeniyle hiç evlenemiyor. Eski Kumari’nin regl olmasının ardından rahipler, yeni bir Kumari arayışı içerisine giriyorlar. Günde iki kez pencereden dışarıya bakmasına ve yılda bir kez dışarı çıkmasına izin verilen Kumari’nin fotoğrafının çekilmesi yasak. Biz ne pencerede ne de dışarıda kendisini göremedik. Umarım siz görebilirsiniz.

Durbar Meydanı’na giriş Nepal’lilere ücretsiz. Yabancılara ise 1000 rupi. Ancak, meydana arka ve yan yollardan para ödemeden girmek de mümkün. Girip girmemek size kalmış. 2015 yılında meydana gelen depremde pek çok binası hasar gören bu meydan ve içerisindeki tarihi doku, Katmandu’da gezilecek yerlerin başında geliyor.

OLD FREAK STREET/JHOCHHEN TOLE

“Katmandu Yollarında” adlı romanı yazan Fransız bilim kurgu yazarı Barjavel; hiç kuşkusuz Nepal ve Katmandu turizminin bugünkü noktaya gelmesinde önemli bir kilometre taşı olmuştur. Kitap; yolları çeşitli nedenlerle Katmandu’da kesişen Jane ve Oliwer’in öyküsüdür.

Kitabının önsözünde “Katmandu’ya gidecek olanlar, kitapta yazılanları göremeyeceklerdir. Oraya giden yolları takip ederek, bu kitabın yollarını bulamayacaklardır. Herkes, birbirine benzemeyen kendi yolunu takip eder ve hiçbir kimse, ne hayatta, ne de ölümde aynı yere ulaşamaz.” yazılmasına karşın, geleneksel yaşam biçimini reddederek barışı ve özgür cinselliği savunan batılı binlerce genç, kitabı okuduktan sonra Katmandu Yolları’na düşmüştür. Altmışlı yıllarda Katmandu’ya gitmek için akın akın yola çıkan çiçek çocuklar, kitapta anlatılan ya da kendi içlerindeki yolları bulabildiler mi bilemiyorum. Ama aradan geçen elli yıla yakın süre içerisinde Nepal ve Katmandu’nun dünyanın önemli çekim merkezlerinden biri haline gelmesinde; Pokhara, Chitwan, Lumbini, Annapurna, Everest ve daha birçok rotanın keşfedilmesinde kitabın yazarı  kadar katkıları olduğundan eminim.

 

Biz de; “ haydi dedik 68 kuşağının çiçek çocuklarının (hippilerin) mesken tutup marijuana içerek kafa yaptıkları Old Freak Street’e gidelim.” Stabilize caddelerden tozu toprağı soluyarak geçip, epeyce dolandıktan sonra Durbar Meydanı’nın arkasındaki caddeyi bulduk. Tabi ki hayal kırıklığı; o yılları anımsatan hiçbir şey kalmamış. Geçen zaman Freak Streeti’n sadece o yıllardaki dokusunu değil, ruhunu ve hafızasını da silip süpürmüş. Yazar haklıymış; biz de kitapta sözü edilen o yolları bulamadık. Belki siz bulabilirsiniz…

SUWAYAMBHUNATH TEMPLE/MONKEY TEMPLE

Katmandu Vadisi’nin öyküsünü anlattığım yazının başında sözünü ettiğim lotus çiçeğinden çıkan ışıktan kendiliğinden oluşan tapınak bu. Thamel Chowk’a birkaç kilometre mesafedeki bu tapınağın önüne gelindiğinde manzara şu; seyyar satıcılar, dilenciler, rikşacılar, taksiciler, yerel ziyaretçiler, çeşitli ülke gezginleri, köpekler, maymunlar, Budist rahipler ve bunların hepsinin birbirine karışan seslerinden oluşan gürültü korosu. Kaos, kaos, yine kaos. Onca kalabalık arasında, çöp yığınlarının üzerinden sekip; tütsü, mum, sarımsak, çiçek, köpek ve maymun dışkılarının kokuları içinde zirvedeki ana tapınağa ulaşmak için tam 365 adet dik ayaktan oluşan merdiveni çıkmak ya da bu azabı çekmemek için batı kapısından tapınağa ulaşmak gerekiyor. Bir yanda etraftaki maymun kolonisi ve köpekler, bir yanda yerel bitirimler, bir yanda aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya iki yönde de oluk gibi akan insan seli, bir yandaysa ısrarcı satıcılar. Bunların arasında tırmana tırmana maymuna dönülerek zirveye varıldığında; kişi başı yaklaşık iki yüz rupi giriş ücreti ödeniyor. Ondan sonra da girişin tam karşısında bütün ihtişamıyla yükselen ana stupa sizi karşılıyor, (çoğu kez kümbet biçiminde inşa edilip, etrafında saat istikametinde dönülerek ibadet edilen uzak doğuya özgü tapınma binalarına stupa adı veriliyor.) Lotus çiçeğinin ışığından oluştuğuna inanılan ve etrafı dua bayraklarıyla süslenmiş olan ana stupanın çevresinde daha küçük Budist ve Hindu tapınakları bulunuyor. Nepal’in en eski ve büyük tapınakları arasında yer alan bu tapınağın bulunduğu alandaki bazı yapılar 2015 depreminde hasar görmüş. Bu yüzden restorasyonları hala devam ediyor. Ama yukarısı da aşağıdaki gibi çöp ve kokudan geçilmiyor.

Ana stupa ve etrafındaki mantra silindirleri çevresinde saat yönünde dönülüp mantralar da o yöne çevrilerek dua ediliyor. Ayrıca, etrafta yer alan pek çok tanrı figürü ve heykelinin önünde mum yakılıp, çiçek konularak ve para atılarak tanrılar mutlu edilmeye çalışılıyor. Bu arada maymunlar yine çatı, duvar, pencere; her yerdeler.

İnsanların önce zihinlerinde yaratıp, sonra da kilden, taştan ya da ağaçtan oyarak yaptıkları ve bir sanat eseri niteliğindeki figür ve heykellere tapınmaları, sanırım bu gezegende insanın yalnızlığını ve çaresizliğini gösteren trajik ve trajik olduğu kadar da tuhaf bir durum.

BOUDDHNATH STUPA

Katmandu’ya yaklaşık 8 kilometre uzaklıktaki bu tapınağa taksiyle 400, minibüsle kişi başı 20 rupiye ulaşmak mümkün. Giriş ücretinin 400 rupi olduğu stupaya, yine arka sokaklardan ücret ödemeden girme sansınız var.

Bouddhnath Stupa; iki ve üç katlı tarihi binaların çepeçevre çevrelediği daire biçimindeki bir meydanın tam ortasında 1400 lü yıllarda inşa edilmiş. Bu meydana 600 yıllarında yapılan ilk stupa ise Moğol işgalleriyle yakılıp yıkılmış. 1959 Çin işgali sırasında binlerce Tibetlinin buraya getirilerek stuba çevresine yerleştirilmesi buranın önemini artırmış. Bugün Unesco Dünya Mirası listesinde olan tapınak çevresinde 29 tane de manastır bulunuyor. Nepal’in en büyük Budist tapınağı olma özelliğini taşıyan Bouddhnath Stupa, tüm ulaşım sıkıntılarına karşın Katmandu’da mutlaka ziyaret edilmesi önerilen tapınakların içinde yer alıyor.

KATHESİMBHU STUPA

Thamel Chowk’a yürüme mesafesindeki bu stupa; sokak aralarından birinde avlu içine sıkışıp kalmış, gözlerden uzak bir yerde. Burayı ziyaret ettiğimiz gün şansımıza stupa etrafındaki ibadethanelerden birinde bir ayine denk geldik. Bol bol fotoğraf ve video çekimi yaptık. Yaptığımız araştırmada adının Kathesimbhu olduğunu öğrendiğimiz bu stupa; meğer Suwayambhunath (Monkey Temple) Stupa’nın küçük bir kopyasıymış ve 1650 yılında oranın inşasından artan malzemelerle yapılmış.  Eğer yolunuz bir gün Katmandu’ya düşerse, bu stupayı mutlaka ziyaret edin. Şansınıza bir de ayin varsa, unutamayacağınız bir deneyim yaşayabilirsiniz.

PASHUPATİNATH TEMPLE

Pashupatinath Temple. Bir başka anlatımla; bir hayattan diğerine ya da hayattan hiçliğe geçiş kapısı. Nepal’in kutsal tapınakları arasında yer alıp giriş ücreti 1000 rupi olan Bagmati nehri kıyısındaki Pashupatinath, Katmanduya yaklaşık 5-6 kilometre uzaklıkta,  gün boyu onlarca ölü yakma törenine ev sahipliği yapan bir Hindu tapınağıdır. Öldükten sonra buraya getirilip Ghat’larda (nehre inen basamaklar ) ayakları nehre değecek şekilde bir süre bekletilerek yakılmaya hazırlanan ölü sandal ağacı yağıyla yağlanıp, saflığı simgeleyen beyaz veya huzuru simgeleyen turuncu kumaşlara sarılır. Daha sonra nehrin üzerinde bulunan köprünün öteki yanındaki ölü yakma alanına götürülen beden, çeşitli yağlar dökülüp çiçeklerle süslenmiş sandal ağaçlarının üzerine yatırılır. Yakınlarının çıplak ayakla ölünün etrafında dönme ritüelinden sonra herkes, ölünün üzerine para ve çiçekler bırakır. Bırakılan paraları yakılma işleminden önce Pandit adıyla anılan ölü yakıcı rahipler alır. Son olarak, ölenerkek ise en büyük oğlu, kadın ise en küçük oğlu ölünün baş ve ayaklarına su döker ve etrafında üç kez tavaf ettikten sonra hayatın nefesle başlayıp yine nefesle bittiği ağız kısmından ölüyü ateşe verir. Bu işlemin sonunda ise saçlarının tamamını, tepesinde küçük bir tutam kalacak şekilde kazıtır ve Bagmati Nehri’ne girip kutsal suyla yıkanır.

 

Bir ölünün tamamen yanması yaklaşık dört saat sürer. Bu süre sonunda ölü yakıcılar, ölüden ve ateşten geriye kalanları nehre süpürerek, nehirden kovalarla aldıkları suyla platformu yıkayıp temizlerler. Platform, artık bir sonraki yakma törenine hazırdır…  Nehrin karşı kıyısındaki izbe mekanlarda  konaklayan ve buralarda ölümü bekleyen pek çok yaşlı insan da sabır ve tevekkül içinde sıranın kendilerine gelmesini beklerler.

Bu tören süresince; akıp giden su kıyısında yan yana dizilmiş bir şekilde yanan bedenlerden yükselen duman, sandal ağacı ve yanık et kokusu ile havaya savrulan kül ve çatırdayarak yanan ateşin sesine karışan ağıtlar insana, ölümün hiçlikten başka bir şey olmadığını fark ettiriyor…

Tapınağın bahçesindeki tüm bu ritüele tanık olan yabancılara, asıl tapınağın içerisini ziyaret etmek yazık ki yasak.

Köprünün öteki yanında da devam eden tapınak bahçesindeki maymunlar ve çakma sadhular da görülmeye değer. (Sadhu: Vücudundaki hiçbir kılı ölünceye kadar kesmeyen, kendisini dünya nimetlerinden kısıtlayarak ya da acı çekerek kutsal ruha ulaşmaya adayan dinsel kişi.) Hiçbir üretim sürecinde yer almayan, çalışmayan, başkalarının yardımıyla geçinen, münzevi bir hayat süren, tenlerini kül ve çeşitli renkli boyalarla boyayan bu çakma sadhularla dilerseniz küçük bir bedel karşılığında fotoğraf çektirebilirsiniz.

Katmandu gezinizi nirvanayla noktalayıp taçlandırmak istiyorsanız, Pashupatinath Tapınağı ile bahçesi ve eklentilerini mutlaka ziyaret edip, ölü yakma törenlerinden bir tanesine tanıklık etmelisiniz…

PATAN (LALİTPUR)

Patan ya da diğer adıyla Lalitpur; Katmandu’ya beş kilometre uzaklıktaki komşu bir kent. Minibüsle yarım saatlik bu yolculuk için kişi başı 15 rupi ödüyorsunuz. Yazılarını takip ettiğimiz diğer gezginler Patan’ın Katmandu’ya oranla biraz daha sakin olduğunu söyleseler de biz bir farkını göremedik. Burada da aynı toz toprak, toplanmamış çöpler, atık su ve çamurun egemen olduğu sokaklar, sürekli olarak her yere tüküren insanlar, korna sesleri, motosikletliler tarafından işgal edilmiş cadde ve sokaklar, kalabalık ve aynı kargaşa…

PATAN DURBAR SQUARE

Katmandu’da olduğu gibi Patan’da da bir Durbar Square; yani kraliyet meydanı var. Durbar Meydanına girmek için kapıda bilet kesiyorlar ama yan sokaklardan buraya da ücret ödemeden girmek mümkün. Gezginler, Nepal’li öğrenci ve öğretmenler, yereller, görevliler ve rehberlerin ziyaret etmek ve fotoğraf çekmek için geldiği meydan her zaman ana baba günü gibi. Zamanın taş ve ahşap ustaları tarafından iğne oyası gibi işlenmiş tapınakları, insan ve hayvan heykelleriyle figürlerini, meydanın dört bir yanına dağılmış kraliyet ailesi ve hizmetlilerine ait barınma ve tapınma yerlerini izleyip bol bol fotoğraflayabilirsiniz. 2015 depremi sonrası zarar gören pek çok yapının restorasyonu burada da devam etmekte.

HİRANYAVARNA  MAHAVİHARA/GOLDEN TEMPLE

Durbar Meydanına birkaç yüz metre uzaklıktaki bir sokak arasında bulunan ve gezginler tarafındanGolden Temple adıyla anılan bu tapınağa gösterişsiz ve fark edilmesi bile zor olan bir kapıdan giriliyor. Kapıda 50 rupi giriş ücreti alıyorlar. Uzunca ve dar bir girişten sonra içeride sizi inanılmaz bir manzara karşılıyor. Her bir kenarı yaklaşık on veya on iki metre uzunlukta olan kare biçimindeki bir avlunun ortasında ve etrafında birbirinden güzel altın renkli maymun, tanrı ve simgesel nesnelerin heykel ve figürleri gözleri kamaştırıyor. Avluyu çevreleyen bazı odalarda tapınağın bakımını yapan kişi ve rahipler barınıyor. Avlunun dört bir yanını çevreleyen ikinci katta ise yine tanrıların rengarenk resimleri ve heykelleri var. Bu tapınağı hakkını vererek gezmek için yaklaşık 30-40 dakika gerekiyor.

KUMBESHWAR

Bu tapınak Golden Temple’nin birkaç yüz metre arka tarafında ve bir okulun yanı başında konumlanmış durumda. Tapınak açık bir alanın ortasındaki bir yapı ile birleşme yerleri birbirinden ayrı L biçimindeki iki ayrı yapıdan oluşuyor. Tapınakta ibadetin yanı sıra, bizdeki mevlüde benzer törenler de gerçekleştiriliyor. Bizim ziyaretimiz sırasında tapınakta ta böyle bir tören vardı. Her yaştan yerel kıyafetli kadın ve erkekler yerdeki kaplarda yanan ateşin etrafında ve ateşe yakın olan ibadet yerinde bir takım ritüellerle dua ediyorlardı. Golden Temple kadar olmasa bile, bu tapınak ta Patan’da görülmeye değer yerler listesinde yer almakta.

Katmandu’da olduğu gibi Patan’ın da her bir caddesi, sokağı ve köşe başında inanılmaz güzellikte stupalar, tanrı, insan, kutsal hayvan ve simgesel nesne heykelleriyle figürleri bulunuyor. Ancak bunların hemen hemen tamamına yakını toz toprak, çöp yığınları, atık su ve çamurun içerisinde çürüyüp yıkılmaya, yok olmaya terk edilmiş durumda.

 BHAKTAPUR

Ratna Park’tan kalkan midibüslerle yaklaşık bir saat içinde Bhaktapur’a ulaşılabiliyor. Ücret kişi başı 25 rupi.

“Dindarlar Kenti” olarak adlandırılan Bhaktapur, vadinin üçüncü kenti. Katmandu’ya 13 km uzaklıkta. Ama yolların durumu, dur kalk muhabbeti yolu uzatıyor. Her kentte olduğu gibi burada da bir Durbar Square var. Giriş için 1500 rupi bir ücret istiyorlar. Ama diğer şehirlerdeki durbarlarda olduğu gibi buraya da arka sokaklardan ücret ödemeden girilebiliyor. Buradaki üç meydanın içinde 55 Pencereli Saray, Altın Kapı, Aslan Kapısı ve tapınaklar var. 2015 depreminde yapıları zarar gören meydanda bizim ziyaretimiz sırasında şansımıza bir müzik festivali vardı. Küçük bir meydan burası. Turistik bir yer olmasına karşın, motorlu taşıt trafiğine kapalı değil. Bu yüzden meydanda inanılmaz bir kargaşa var. Meydan ve ara sokakları bir saat içinde gezebilirsiniz. Meydanın etrafındaki cafe ve restaurantlardaki fiyatlar ise Katmandu’dakileri yaya bırakacak kadar açık ara önde seyrediyor…

 

This entry was posted in Blog
  • asia
  • ASYA
  • BHAKTAPUR
  • BOUDHANATH STUPA
  • DÜNYA TURU
  • DURBAR
  • GEZGİN
  • India
  • KATHMANDU
  • LALİTPUR
  • MONKEY TEMPLE
  • NAMASTE
  • NEPAL
  • OLD FREAK STREET
  • PATAN
  • THAMEL
  • tour
  • Travel
  • TRİP
  • Türkiye
  • world

İlgili Yazılar

  • SAYILAR VE SÖZCÜKLERLE GEZİ/YORUM

    20 Şubat 2019
  • FİLİPİNLER

    12 Ekim 201812 Ekim 2018
  • GÜNEY KORE

    19 Temmuz 201819 Temmuz 2018

Post navigation

  DÜNYANIN ÇATI KATI/NEPAL 1
DÜNYANIN ÇATI KATI/NEPAL 3  

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

eleven + 5 =

Bizi Takip Edin

Son Yazılar

  • SAYILAR VE SÖZCÜKLERLE GEZİ/YORUM
  • FİLİPİNLER
  • GÜNEY KORE
  • DOĞAN GÜNEŞİN ÜLKESİ / JAPONYA
  • ENDONEZYA

Kategoriler

  • Blog

  • Alacakaranlıktaki Ülke: Kamboçya

    5 Ağustos 2017

Ben Kimim?

Boyosun, gevreğin, çiğdemin, enginarın, kabak çiçeği dolmasının, meltem esintisinin ve güzel insanların kenti İzmir’de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi doğduğum bu güzel kentte tamamladım… Devamı İçin Tıklayın

SİTE HARİTASI

  • Ben Kimim?
  • Bütçe
  • Hazırlık
  • Neden Bu Gezi?
  • Rota
  • Sponsor
  • Seyir Defteri
  • İletişim

E-Bülten Listesi

E-Bülten listemize üye olarak güncel kalın.

Motto

Dünyayı Gezmek İstiyoruz
Gidebildiğimiz Yere Kadar Gideceğiz
Kameramız Hep Açık Olacak
İçeriğimiz Zengin Olacak
Bizimle Ve Takipte Kalın
Bu web sitesindeki içerikler izinsiz kopyalanamaz, internet, görsel ve yazılı basın dahil hiç bir kaynakta izinsiz kullanılamaz, alıntı yapılamaz.